30 Mart 2016 Çarşamba

2016 Nisan'da Yepyeni Kitaplar Geliyor!

Hayat çoğu zaman bizleri seçim yapmak zorunda bırakır.
Bir kadın ilişkilerinde sadece güven ister ve güvendiği kişiye de âşık olmak… Onunla büyümeyi, onunla yaşlanmayı ve geçmişi onunla unutmayı umut eder. Veda ederken hatıralarından en güzellerini seçerek ebruli bir buket hazırlar kendine. Biraz sarı, biraz beyaz; en çok da mavi katar. Giderken sevgisi kalbindedir, ruhu bilinmezde. Arzuları gerçeklerle örtüşmediğinde firar eder, nereye edecekse! Umudu gökyüzünde uçarken görmeyi diler, aksi hâlde tüm zincirleri kırıp hür olmak ister sevdiğinin kollarından sıyrılarak.  Çünkü hayalindeki tabloyu canının istediği renge boyamıştır. Biraz kahve,  biraz yeşil ama en çok da pembe; tozpembe düşlerine yetecek kadar...
Esra da kendi masalını yazmak isteyen bir âşık. Kalbi derinden yaralı bir kadın. Çocukluk aşkını hatıralarında bırakacak kadar cesur. Yepyeni bir hayat umuduyla verdiği her karar için ayrı bir bedel ödemeye hazır olsa da, her bedelde farklı duygulardan noksan kalan bir biçare. Sevgisiz, umutsuz; ama özgür. Lakin içinde büyüttüğü kocaman hasrete yenik; hayallerine, sevdiğine, sevdiklerine…


Çocukluk ve gençlik dönemlerinde yaşadığı travmalar nedeniyle yaşamını “potansiyel suçlu” olarak geçiren bir adam... 
Henüz dokuz yaşındayken dünyanın en adi suçlarıyla karşı karşıya kalmış bir kız çocuğu... 
Eşinin özgürlüğüne hayatını adamın çaresiz bir kadın... 
Söz konusu suçu işlediği iddia edilen zanlının avukatlığını yapmak üzere olan genç bir hukukçu... 
Olayın üzerindeki sır perdesini aralayan bir gazeteci... 
Mevlüt Soysal, “Tek Tanığım Gökyüzü” adlı romanında ülkenin dört bir yanında “olağan bir vaka” haline gelen “çocuğun cinsel istismarı” konusunu inceliyor. Taciz ve tecavüz olaylarının yaşanmasına etken olan psikolojik, sosyolojik ve kentsel sebepler, en ince ayrıntısına kadar ele alınıyor.


Sabır, vefa, fedakârlıktı onun adı. Sevmeyi çok seven yüreği;   geçmişine öfke duymayacak kadar güçlü, yaşadıklarıyla tokalaşacak kadar asil, yaşam öyküsünün içindeki kahramanlarla düşman olmayacak kadar da olgundu. Çocukluğundan bu yana kendi aydınlığını hep kendisi yarattı. Katlanması zor ihanetin kapkara gölgesinde fesatlık ve nankörlüğün bedelini ödeyip “Vebal”ini sorgulamadı.
İnsan, insanca yaşamayı ve yaşatmayı beceremiyorsa bile hatasını kabul edecek kadar kendine dürüst olmalı.  Fedakârlığın ve hoşgörünün karşılığı koca bir hiçse eğer, ilahi adalete emanet etmeli belki de.
Bu kitap, tüm bu duyguları alabora edecek kadar içten ve samimi anlatımıyla, kadın ya da erkek değil, insan olarak davranışlarımızı, hayata bakış açımızı sorgulatacak bir eser. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder